Tecavüze Uğrayıp Melek Olan Sokak Kedisinin İnsanlığımızı Sorgulatacak Son Günü
Bundan 12 yıl öncesine kadar hayvanları koruma adına anayasamızda hiçbir kanunumuz yoktu. 2004 yılında kabul edilen Hayvanları Koruma Kanunu’nun tek yaptırımı idari para cezasıdır. 12 yıl içinde yalnızca 2015 yılında Eskişehir’de cafe kedisini öldüren öğrenciye hapis cezası verilmişti. Mahkemede de “kedinin değerinin öğrenilmesi” gerektiğini belirtilmiş ve cezai işlemler “mala zarar verme” suçundan yürütülmüştü. Mal? Kedi? İlginç…
İşte bu yüzden yasalar yeterli caydırıcılıkta değil. Her geçen gün Türkiye’nin farklı yerlerinden sokak hayvanlarına şiddet ve hatta “tecavüz” haberleri duyuyoruz. Kedilere tecavüz etmeye başlamak nasıl bir caniliktir, bunu düşünmek etmek bile bizi insanlıktan tiksindirmeye yetiyor.
İşte bu konuda hayvanların birer “mal” olmadıklarını, onların da birer can taşıdıklarını ve bu caniler için keyfi işkence oyuncakları olmadıklarının farklındalığını yaratmamız lazım.
Empati yapalım, biraz onlar gibi düşünelim.
Tıpkı o tecavüze uğrayıp ölen sokak kedilerinin son günleri gibi.
“Merhaba, benim adım Şanslı… Yeni bir gün başlıyor, bugün gayet iyi uyudum… Bi apartmanın kömürlüğünde kalıyorum”
“Gerçi yönetici denilen yaşlı bıyıklı adam beni pek sevmiyo ama olsun ben aradan çaktırmadan giriyorum…”
“Bu, arkadaşım Paşa… Genelde onun yanındayken kendimi güvende hissederim, diğer kedilere ve köpeklere fena kükrer”
“Aslında hep sokaklarda uyumuyordum… Bizim orada bir kafe vardı. Bazen öğle uykusu keyfi için oraya giderdim, sandalyelere uzanırdım, mamamı yerdim. Kimseler rahatsız etmezdi. İçinde çok kedi var diye kapandı o kafe, üzüntüden önünde ağlayarak miyavladım kaç gün…”
“Bu da bizim Tonguç… İnsanlardan çok korkar… Küçükken dövmüşler onu. Ben korkma diyorum, diğer insanlar iyidir, benim annem çok iyi, git sevdir kendini, biraz şirin ol… Ama o Tonguç işte…”
“Bu da Şükufe… Çöplere bayılır… Kış gecelerinde aç kaldığımızda bazen bize de bulduğu yemek artıklarından verir. İyi kedidir Şükufe, paylaşır…”
“Bugün bizim mahallenin evsiz yavru kedilerini ziyaret ettim. Koklaştık, çocuklar gibi oynadık biraz. İnsanlar onların fotoğraflarını çekip gidiyor, beni de çekin diyorum ama duymuyorlar”
“Bu Rıfkı amca… Bizim iki sokak aşağıda oturur… Akşama doğru onun yanına giderim, bize mama verir. Memur kendisi ama kazandığının bi kısmını bizlere harcar”
“Bu da Boncuk… Geçenlerde kedi evini kırdılar… Şimdi sadece araç motorlarının sıcaklığında uyuyor, korkuyorum bir şey olacak diye…”
“Bugün tam eve giderken karşıma Çomar’la Kont çıktı. Yanımda Paşa da yoktu… Çocuklar beni işaret etti, beni kovaladılar, aşırı korktum, hiç bilmediğim mahallelere kadar kovalandım… Neredeyim ben?”
“Buraların kedileri bana ters ters bakıyor, sevmediler beni sanırım…”
“Susadım, saatler geçiyor, üşüyorum, kayboldum, keşke uyuduğum sokağımı hemen bulabilsem…”
“Garip bir adam beni ara sokakta yanına çağırdı, gittim hemen. Sevdi beni, ilgilendi benle…”
“Beni evine götürecek sandım, bana tecavüz etti… Canım çok acıdı, ağladım, kaçmaya çalıştım… Kaçtım, nereye gittiğimi bilemeden…”
“Bir kadın beni yol kenarında buldu… Bayılmışım… Beni veterinere götürdü… İlaçlar verdiler ama artık ruhum patilerimin arasından kayıyordu… Dayanamadım”
“Ben insanları hep sevdim ama bazı insanlar beni hiç sevmedi… Benim adım Şanslı, ben bugün öldüm…”
Keşke tekrar mahalleme dönebilseydim, keşke o adam bana öyle davranmasaydı, keşke adım gibi Şanslı olabilseydim…
“Lütfen empati kuralım ve hayvanlara yapılan işkencelere karşı sessiz kalmayalım…”
0 Yorum