Kediyle Yaşayanların Daha Hızlı Öğreneceği 7 Önemli Hayat Dersi
İsteyerek veya istemeyerek hayat diye bir şeyin içine düşmüş vaziyetteyiz. Bir şekilde yaşıyor, hayatta kalmaya çalışıyor ve mümkün olan en az tahribatla paçayı sıyırmaya bakıyoruz. Yokuş aşağı yuvarlanarak büyüyen bir kartopu var, çeşitli şeylerden besleniyor ve nereye gittiğini kimse bilmiyor. Bu şişko top bazen ürkütücü bir şekilde rotayı üzerimize çeviriyor. Eğer biraz tetikteysek sadece bir adım yana kayarak altında ezilip sürüklenmekten kurtulabiliriz. Olduğun yeri değiştirmeyi akıl etmek, adım atma eyleminden daha zor olabilir. Ben iddia ediyorum ki: Hayattan ders çıkarıp ayakta kalma konusunda, bir kedi ile beraber yaşayanlar, diğer insanlardan daha başarılı olmak ZORUNDA. Çünkü bilirsiniz ekmek aslanın ağzında…
Kedigiller familyasından Hulusi’ye sonsuz teşekkür ile…
Peki ya kedi hayat dersi verir mi? Verir efendim, buyurun.
1. Her şeyi herkesin bilmesine gerek yok:
Evet, mesela bugünkü aklım olsa suyun musluktan da alınabiliyor olması, buzdolabının kapağının nasıl açıldığı (dahası ne işe yaradığı, içinde neler barındırdığı), kapı kollarının ne kadar basit bir mekanizmayla çalıştığı gibi konularda Hulusi’yi asla bilgilendirmezdim. Çünkü sizin de deneyimlediğiniz gibi bu tarz bilgileri kedilerle paylaşmak ev hayatımızı oldukça zora sokuyor. Biraz içten pazarlıklı olacaksın, öyle her şeyi herkese söylemeyeceksin sonra sen zararlı çıkarsın. Kapıların parmak iziyle açıldığı, mamayı ve suyu leyleklerin getirdiği, buzdolabının içinde sadece asidik şeyler saklandığı gibi ufak pembe yalanlarla daha huzurlu bir evde yaşamak mümkün. Aksi halde su faturasını umursamadan, musluğun dakikalarca açık kalmasına sebep olup asla kabından su içmeyen, bundan sıkılınca da damacanadan alınmış suyu bardakla içmek isteyen bir kediyle karşılaşabilirsiniz. (bknz: Hulusi) Veya buzdolabını dalgınlık halinde tam kapatmadan bıraktığınızda, kediyi içinde gezinip ne yiyeceğini seçmeye çalışırken bulabilirsiniz. Eğer Hulusi gibi sakar bir kediyse içinde dolanıp bakınmakla kalmaz, tüm dolabı raflarla beraber yere indirir. Bu gibi zor durumlarla karşı karşıya kalmamak için ağzınızı sıkı tutun. Evin içerisinde parmak uçlarınıza basarak gezinin ve işlerinizi gizlice halledin. İşlerin nasıl yürüdüğünü bir kere görürlerse, bittiniz.
2. Kimseyi zorla elinizde tutamazsınız
Aksi halde canınız yanar. Tırmalanabilir veya ısırılabilirsiniz mesela, tecrübeyle sabit. İstemiyorsa zorlama sen de.
3. Eşyalar çok amaçlıdır
Eşyalar çok amaçlıdır ve önemli olan yaratıcılıktır. Bunun için kendin yap sayfalarını aşındırmaya veya öğrenci evlerindeki yoksunluk hali içerisinde kafanızı çalışma durumunda bırakmaya ihtiyacınız yok. Bir kediyle beraber yaşayıp ondan ilham alabilirsiniz. Örneğin; bilgisayarla ısınıp, zeytinle maç yapabilirsiniz.
4. İsteyenin bir yüzü kara vermeyenin başına kim bilir neler gelir…
Ne yazık ki hiç kimse ‘’HAYIR!’’ cevabını duymaktan hoşlanmaz. Peki, bununla nasıl başa çıkabiliriz? Elbette her şeye evet diyerek değil. Sadece bunun farkında olup, hazırlıksız yakalanmayarak. Kediniz sizden mama talep ettiğinde, eğer Hulusi gibi obez bir kediyse, ve siz artık yemek yememesi gerektiğini düşünüyorsanız, HAYIR dedikten sonra koşup kendinizi bir odaya kilitleyin ve asıl yemek yemesi gereken saate kadar çıkmayın. Aksi halde canınıza kast edilebilir.
5. Kedigil yattığı yerden belli olur
Kedileri yattıkları yerin beş metre ötesinden tanıyabilirsiniz. Kabarık örtüler ve tüyden kendi öz rengini kaybetmiş battaniyeler kedinize ulaşmak için takip edebileceğiniz ipuçları.
6. Bir ilişki nasıl başlarsa öyle gider
İnsanlar veya kediler değişebilir gibi yalanlarla kendinizi kandırmayın: Bir ilişki nasıl başlarsa öyle gider. İstediğin kuralı öğret, istediğin konuda anlaş, açığını yakaladığı gibi hop yine özüne dönecektir. Mesela Hulusi’yi ele alalım: Eve geldiği ilk gün böyle evin kralı değildi; ürkek, korkak bir şeydi. (Şimdi ürkek-korkak biri varsa benim orası ayrı; kızacak mı, dayak mı yiyeceğim, aman sinirlenmesin diye dolanıyorum etrafta.) İlk gün asla kendine dokundurmadı; ne kucağıma alabildim ne sevebildim doğru düzgün fakat hangi odaya gitsem peşimden geldi. Şimdi de öyle; sever ama belli etmez yani o kuyruğu titretmez. Hala bir gün beni sevdiğini kabul edip göstermekten çekinmeyeceğine dair umutsuz bir inançla yaşıyorum. Bir ilişki nasıl başlarsa öyle gider, ümitlenmeye gerek yok.
7. Birini sevmek için sebebe ihtiyacınız yok
Etrafta ‘’evcil’’ hayvanların insanları koşulsuz sevdiğine dair aslı astarı olmayan-en azından benim henüz yaşayamadığım- dedikodularla karşılaşıyorum. Öyle bir dünya yok. Bu evde biri birini karşılıksız seviyorsa ben Hulusi’yi seviyorum. Kedi bireyle olan ilişkinizi gözde geçirin, aynı kaderi paylaştığımıza eminim. Hayatlarında, yaşamlarını sürdürmek için kullandıkları kerizleriz. Elbette haklılar. Ben de insan sevmem mesela, hayvan severim. Tehlikeli bir ırkız. O yüzden haklılar. Hayvancılık endüstrisi tamamen bir kenara bırakılırsa, o çok uzun ve tatsız bir konu, insanlar hayvanlara yani en azından aynı evi paylaştıkları evcil hayvanlarına karşı koşulsuz sevgi besliyorlar. Bebek gibi bakıp şımartıyorlar. Böyle davranmayan insanı Allah kahretsin zaten o ayrı.
0 Yorum